RÜÇHAN HAKKI
- Sarp N.
- 21 Ağu
- 9 dakikada okunur
GİRİŞ
Anonim şirketler, uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan önemli bir sermaye şirketidir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 329. maddesine göre anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnızca şirketin malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Belirli olan sermayenin paylara bölünmesi suretiyle, pay sahiplerinin şirketteki pay oranı belirlenir. Her ne kadar sermayenin belirliliği ilkesi benimsenmiş ise de bu; sermayenin artırılmasına engel değildir. Anonim şirketin sermayesinin artırılmasında ortaya çıkan yeni paylar açısından pay sahiplerinin öncelikli bir alım hakkı doğar. Buna rüçhan hakkı denir. Bu yazıda anonim şirketlerde pay sahiplerinin bir hakkı olan rüçhan hakkı kavramsal açıdan tahlil edilecek ve rüçhan hakkının ne şekilde sınırlandırılabileceği incelenecektir. Ek olarak, rüçhan hakkı sınırlandırılan pay sahibinin bu sınırlandırma kararına karşı dava açıp açamayacağı üzerinde durulup, bu davanın özellikleri incelenecek ve yargı kararları ile somutlaştırılmaya çalışılacaktır.
1. Rüçhan Hakkı Kavramı
Anonim şirketlerde sermaye açısından belirlilik ilkesi benimsenmiştir. Anonim şirketin sermayesi belirli ve paylara bölünmüştür. Belirlenen bu sermayenin esas sermaye sisteminde genel kurul tarafından; kayıtlı sermaye sistemi benimsendiğinde ise yönetim kurulu tarafından sonradan artırılması da mümkündür. Anonim şirketlerde sermaye artırımı iç kaynaklardan ve dış kaynaklardan olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Bu noktada, sermaye artırımı ile oluşacak yeni payların sahibinin kim olacağı sorusu aklımıza gelmektedir. Sermaye artırımı sonrasında pay sahiplerinin mevcut paylarının esas sermayeye oranı azalmaktadır. İşte pay sahibinin payının değersizleşmesinin önlenmesi amacıyla, TTK m.461 hükmü ile anonim şirket pay sahiplerine “rüçhan hakkı” tanınmıştır. Rüçhan hakkı bazı yazarlar tarafından öğretide “yeni pay alma hakkı” olarak da ifade edilmiştir.1 Sermaye artırımı sonrasında pay sahibince rüçhan hakkının
kullanılması suretiyle yeni çıkan payların satın alınması sonucunda pay sahibi, sermaye artırımından önce sahip olduğu pay oranını, sermaye artırımı sonrasında da muhafaza eder.
Rüçhan hakkı, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 461. maddesinde düzenlenmiştir. Rüçhan hakkı kavramı, dış kaynaklı sermaye artırımında yeni pay ihracında gündeme gelmektedir. İç kaynaklardan sermaye artırımında artırılan meblağın o an şirket kasasında bulunması önemli olmayıp; bu meblağın kaynağı önem arz etmekte olup iç kaynaklardan sermaye artırımının söz konusu olabilmesi için TTK m.462’de sayılan yedek akçe veya fonların kullanılması gerekir.2 İç
kaynaklardan sermaye artırımının söz konusu olduğu durumda yeni oluşan paylar zaten kendiliğinden pay sahiplerinin paylarının esas sermayeye olan oranı doğrultusunda pay sahiplerine intikal edeceğinden rüçhan hakkının kullanılması söz konusu olmaz.
1 Bkz. MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı, 4.Baskı, İstanbul, 2018, s.142 vd. ; YILDIZ,
Şükrü, Anonim Ortaklıkta Yeni Pay Alma Hakkı
2 İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2016/1167, K. 2018/684, T. 24.5.2018
Rüçhan hakkı, şirket sermayesinin dış kaynaklar ile arttırılması sonucu ortaya çıkan yeni payların, pay sahipleri tarafından sermayedeki pay oranlarına göre öncelikli olarak alınabilmesini sağlar. Ancak rüçhan hakkı, pay devirlerine ilişkin ön alım hakkı ile karıştırılmamalıdır. Pay devirlerine ilişkin ön alım hakkı, rüçhan hakkından ziyade TMK m.732’de düzenlenen ön alım hakkına
benzer.3 Rüçhan hakkının kullanılmasıyla pay sahibi, paylarının şirket sermayesine olan oranını
muhafaza etmiş olur. Bunun sonucu olarak da o zamana kadar mali ve yönetsel yönden edindiği haklar da korunmuş olur. Rüçhan hakkının mali yönden pay sahibine sağladığı en önemli husus, şirketten aldığı kar payı oranının korunmasıdır. Şirketler kar paylarını, pay sahiplerine, paylarının sermayeye oranına göre dağıtmaktalardır. Dış kaynaklardan sermaye artırımında rüçhan hakkının kullanılması ile birlikte, pay sahibi payının sermayeye olan oranını muhafaza etmiş olacak ve dağıtılacak kar payından kendisine verilecek oran da düşmemiş olacaktır. Pay sahibine rüçhan hakkının tanınmasıyla, pay sahibinin yönetsel yönden menfaatleri de güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Anonim şirketlerdeki nisaplar pay oranına göre belirlenir. Yani kişi sayısı değil; pay oranı esas alınır. Bu bağlamda, rüçhan hakkının kullanılmasıyla pay sahibi, pay oranını muhafaza etmek suretiyle şirkette söz sahibi olmaya devam edecektir. Ayrıca bu hakkın kullanılması, pay sahibine zorunlu olarak dayatılamaz. TTK m.461’in lafzında da bu bir hak olarak ifade edilmiş olup pay sahibine bir yükümlülük olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Nitekim, Yargıtay
11.HD.’nin 28.10.2004 tarih, 2003/13782 E. 2004/10454 K. sayılı kararında4 da, “…artırılan
sermayeye katılmada öncelik (rüçhan) hakkı, mevcut hisseleri ile orantılı olmak kaydı ile hisse sahiplerine ait olup, bu hakkın kullanımı kural olarak isteğe bağlı olması nedeniyle iradeleri dışında ortaklar rüçhan hakkını kullanmaya ve ek taahhüt altına girmeye zorlanamazlar…” şeklinde hüküm kurularak pay sahibinin rüçhan hakkını kullanmaya zorlanamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu yaklaşım, anonim şirketlerdeki “tek borç ilkesi” ile de paralellik arz etmektedir.
3 Yargıtay 11.HD. E. 2019/3127, K. 2020/1303, T. 12.2.2020
4 Kazancı İçtihat Bilgi Bankası
Rüçhan hakkının pay sahipleri haricinde başka bir kişi tarafından kullanılıp kullanılamayacağı hususunun da tartışılması gerekmektedir. Örneğin; pay üzerinde intifa hakkı sahibi olan bir kişi tarafından da rüçhan hakkının kullanılmasının mümkün olup olmayacağının da açıklanması gerekir. Bu sorunun cevabının verilebilmesi için sonradan çıkarılan payın, asıl payın bir semeresi olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Erdoğan Moroğlu’na göre semere, bir hakkın veya eşyanın özü bozulmaksızın düzenli olarak verdiği üründür. Ancak yeni pay alma hakkı, pay sahibinin kullanımına düzenli olarak sunulmamakla birlikte; yeni payların çıkması durumunda eski payın değeri de azalmaktadır. Bu bağlamda, yeni pay alma hakkı eski payın bir semeresi olarak nitelendirilemeyeceğinden; intifa hakkı sahibi tarafından da kullanılamayacaktır.5
Rüçhan hakkı, kaynağına göre, “kanundan doğan” ve “sözleşmeden doğan” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
A. Kanuni Rüçhan Hakkı
Kanuni rüçhan hakkı, TTK m.461 delaletiyle pay sahibinin kanundan kaynaklı olarak sahip olduğu haktır. TTK m.461’e göre her pay sahibi, yeni çıkarılan payları mevcut pay oranına göre alma hakkına haizdir.
B. Sözleşmeden Doğan Rüçhan Hakkı
Esas sözleşmeye hüküm konularak, TTK m.478 uyarınca rüçhan hakkında imtiyazlı paylar yaratılması ve TTK m.503 uyarınca rüçhan hakkı bulunan intifa senetleri çıkarılabilmesi mümkündür. Bu durumda pay sahibinin rüçhan hakkı kanundan değil; esas sözleşmedeki hüküm dolayısıyla doğacaktır. TTK m.478 ve TTK n.503 hükümlerinin kullanılış amacına aşağıda değinilecektir.
5 MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı, s.162; Yargıtay 11. HD.’nin 03.06.1994 tarihli E. 1994/2551 K. 1994/4617 Sayılı kararı
2. Rüçhan Hakkının Devri
Türk Ticaret Kanunu’nun 461.maddesinin 4.fıkrasına göre rüçhan hakkı devredilebilir. Ancak bu devrin ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğinin tespiti gerekir. Öncelikle yeni paylar üzerindeki rüçhan hakkının, esas sermaye sisteminde genel kurul kararı ile; kayıtlı sermaye sisteminde ise yönetim kurulunun kararı ile dış kaynaklardan sermaye artırımı kararı alınmasından önce soyut bir hak olarak var olduğunun kabulü gerekir. Çünkü bu durumda daha rüçhan hakkının kullanılabileceği bir pay bile yoktur. Ancak esas sermaye sisteminde genel kurul; kayıtlı sermaye sisteminde ise yönetim kurulu tarafından sermayenin dış kaynaklardan artırımına karar verildikten sonra bu hak somutlaşmaktadır. İşte bu noktada rüçhan hakkı, bağımsız bir alacak hakkı niteliği kazanır.6 Bu hak, paydan bağımsız olarak devre konu olabilir.7 Bu bağlamda, rüçhan hakkının soyut
olarak var olduğu aşamada bu hakkın devri mümkün olmayıp, sermaye artırım kararı ile somutlaştığı noktada devri mümkün olmaktadır. Bu devir, Türk Borçlar Kanunu’nun 184.maddesinde hükmolunan alacağın devri hükümlerine tabidir. Alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekle bağlandığından, rüçhan hakkının devri de yazılı şekilde yapılmalıdır.
3. Rüçhan Hakkının Kullanılması
TTK M.461/4 hükmüne göre, pay sahiplerinin yeni pay alma haklarını kullanabilmeleri için yönetim kurulu tarafından bir karar alınması gerekir. Bu kararda, pay sahiplerinin yeni pay alma haklarının nasıl kullanılacağının esasları belirlenir. Söz konusu kararda pay sahiplerine rüçhan haklarının kullanılması için 15 günden az olmamak üzere süre verilir. Bu karar tescil edilir ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan olunur.
6 GÖRMEZ, Onur, Rüçhan Hakkının Kısıtlanması, s.28
7 MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı s.180
4. Rüçhan Hakkının Sınırlandırılması
A. TTK m.461 Bağlamında Sınırlama Şartları
Rüçhan hakkının sınırlandırılması ve hatta kaldırılması söz konusu olabilmektedir. Küçük pay sahiplerinin şirketteki paylarının esas sermayeye oranının azaltılıp şirkette söz sahibi olamaması için büyük pay sahiplerince başvurulan bir yoldur. Ancak bu hakkın sınırlandırılması Türk Ticaret Kanunu’nun 461.maddesinde belirtilen şartlar çerçevesinde mümkündür. Buna göre, haklı sebebin varlığı ve sermayenin yüzde 60’ının onayı durumunda ve bu işlemin eşit işlem ilkesine aykırılık yaratmayacağı durumlarda, rüçhan hakkı meşru olarak sınırlandırılabilmektedir.
a. Haklı Sebep
Türk Ticaret Kanunu’nun 461.maddesinin 2.fıkrasında rüçhan hakkında haklı sebep oluşturabilecek haller örnek verilmek suretiyle hükmolunmuştur. Buna göre özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep olarak kabul edilmiştir. Haklı sebep oluşturacak hallerin kanunda tahdidi olarak sayılmaması ise her somut olayın koşuluna göre ortaklığın amacı, faaliyeti ve içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve durumlar karşısında, rüçhan hakkının kullandırılmamasında haklı sebep kriterinin farklılık arz edebileceğidir. Ancak bir durumun, rüçhan hakkının kısıtlanmasında haklı sebep olarak kabul edilebilmesi için somut olayın koşulları incelendiğinde bu sebebin iyi niyet kuralları ile bağdaşması gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay 11.HD.’nin 21.03.2014 tarihli 2012/15703 E. 2014/5578 K. Sayılı kararında, “Ortaklığın çıkarları veya ihtiyacının zorunlu kılmamasına rağmen sermaye artırım kararı ile bir kısım paydaşların rüçhan hakları bir kısım paydaşlar yararına olacak biçimde dolaylı veya dolaysız sınırlanır veya tamamen kaldırılırsa esas sermaye artırımı kararlarının objektif iyiniyet kurallarına uygunluğundan söz edilemez. Bu itibarla, davacı ortağın artırılan sermayeden yeni pay alma (rüçhan) hakları ihlal edilecek şekilde alınan sermaye artırım
kararının eşitlik ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığının kabulü ile iptaline karar verilmesi
gerekir…” şeklinde hüküm kurulmak suretiyle objektif iyi niyet kurallarının göz ardı edilerek pay sahibinin rüçhan hakkının kısıtlanmasının haklı sebep olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
b. Esas Sermayenin Yüzde Altmışının Oyu
Sermaye artırımı sonrasında pay sahiplerinin rüçhan hakkının kısıtlanması için genel kurul kararının bulunması gerekmektedir. Bu genel kurul kararı için nitelikli bir çoğunluk aranmıştır. TTK m.461/2 hükmüne göre, esas sermayenin %60’ının, rüçhan hakkının kısıtlanmasına olumlu oy vermesi gerekmektedir. Bu şart rüçhan hakkının kısıtlanmasında şekli bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun yanında, Türk Ticaret Kanunu’nun 413. maddesi ile genel kurulun yapılmasında kural olarak gündeme bağlılık ilkesi benimsenmiş; ancak kanunda belirtilen özel hallerde gündeme bağlılık ilkesinin uygulanmaması da mümkün kılınmıştır. Bu noktada, sermaye artırımının görüşüleceği genel kurulda, rüçhan hakkının da haklı sebep dolayısıyla kısıtlanıp kısıtlanmayacağının görüşüleceğine ilişkin bir maddenin de genel kurul gündeminde yazmasının gerekip gerekmediğinin de tartışılması gerekir.
Rüçhan hakkının sınırlandırılır sınırlandırılmayacağına ilişkin oylamanın, sermaye artırımı kararının zorunlu bir sonucu olması ve bu durumda gündeme bağlılık ilkesinin yürümeyeceğine ilişkin bir yaklaşım bulunmaktadır.
Diğer bir görüş ise, Türk Ticaret Kanunu’nda gündeme bağlılığın kural olarak kabul edildiği ve gündeme bağlılık ilkesinin yürümeyeceği durumların özel olarak kanunla belirlenmesi gerektiği yaklaşımı üzerine şekillenmiştir. Rüçhan hakkının haklı sebep ile kısıtlanmasına ilişkin oylama yapılması durumunda gündeme bağlılık kuralının yürümeyeceğinde ilişkin özel bir düzenleme
bulunmadığından bahisle, bu hususa da gündemde açıkça yer verilmesi gerektiğine ilişkin bir görüş de söz konusudur.8
Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki anonim şirketler açısından ise, Pay Tebliği’nin m. 12/1 hükmü dolayısıyla, yapılacak sermaye artırımı neticesinde rüçhan hakkının kısıtlanması konusunda yapılacak oylamanın gündeme madde olarak eklenmesi gerekliliği hükmolunmuştur.
B. TTK m.478 Hükmü ile Rüçhan Hakkının Sınırlandırılması
Her ne kadar Türk Ticaret Kanunu’nun 461.maddesinde, rüçhan hakkının ancak haklı sebeplerin varlığı halinde genel kurul kararı ile sınırlanabileceği hükmolunmuş olsa da TTK m.478 hükmü kapsamında rüçhan hakkında imtiyazlı paylar yaratılması ile rüçhan hakkı esas sözleşme ile de sınırlandırılabilmektedir.9 Bu durum TTK m.461 hükmünü işlevsiz hale getirmektedir. TTK m.
478/2’de, bazı paylara rüçhan hakkında imtiyaz tanınabileceği hükmolunmuştur. Böylelikle; imtiyaz tanınmayan pay sahiplerinin rüçhan hakkı ana sözleşme ile sınırlandırılmaktadır. Üstüne üstlük bu durum tek bir sermaye artırımına mahsus olmayıp; tüm sermaye artırımları yönünden geçerli olmaktadır.10
C. TTK m.503 Hükmü ile Rüçhan Hakkının Sınırlandırılması
Türk Ticaret Kanunu’nun 502.maddesi ile şirket payı temsil eden paylar dışında şirkete; payı temsil etmeyip pay sahipliği hakkı da vermeyen intifa senetlerinin çıkarılması imkanı tanınmıştır. TTK m.503 hükmü ile de bu intifa senedi sahiplerine, yeni çıkarılacak payları alabilme imkanı tanınmıştır. Bu bağlamda, yine TTK m.461’deki şartlar dışında, pay sahiplerinin rüçhan hakkının sınırlandırılmasına olanak tanınmıştır.
8 YILDIZ, Şükrü, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda Rüçhan Hakkı Konusunda Getirilen Değişiklikler, Marmara Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, s.815
9 MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı s.151
10 GÖRMEZ, Onur, Rüçhan Hakkının Kısıtlanması, s.111 vd.
D. Rüçhan Hakkı Sınırlanan Pay Sahibinin Dava Açma Hakkı a.Davanın Türü ve Süresi
Rüçhan hakkının Türk Ticaret Kanunu’nun 461.maddesindeki şartlara aykırı olarak sınırlandırılması durumunda pay sahibi; sınırlandırmaya ilişkin genel kurul kararının geçersizliği nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava açma hakkına sahiptir. Rüçhan hakkı sınırlanan ve kullandırılmayan pay sahibi, buna ilişkin genel kurul kararının geçersizliği nedeniyle dava açtığında, geçersizliğin türünün tespiti önem arz eder. Eğer buradaki geçersizliğin türü butlan veya yokluk olursa; pay sahibinin dava açması için bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır. Ancak buradaki geçersizliğin iptal edilebilirlik olduğu durumda açılacak iptal davasının 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmektedir. Hem öğretide11 hem de mahkeme kararlarında12,
rüçhan hakkının sınırlanmasına ilişkin genel kurul kararlarının iptal edilebilirlik yaptırımına tabi olduğu görüşü benimsenmektedir. Bu görüşe göre, hak sahiplerinin hakkını bir kere mahsus olarak ihlal eden genel kurul kararları iptal edilebilir niteliktedir. Nitekim, İstanbul BAM 14.HD.’nin bir kararında13 da “…bütün pay sahiplerinin değil sadece bazı pay sahiplerinin kişisel menfaatlerini
etkileyebilen bir kararın söz konusu olması durumunda davacının dava konusu kararın butlanını isteyemeyeceğinin sadece iptalini talep edebileceğinin kabulü gerekir…” denilmek suretiyle bu husus açıkça ortaya konulmuştur. Dolayısıyla, pay sahibinin rüçhan hakkını bir kereliğine sınırlandıran genel kurul kararları, iptal edilebilirlik yaptırımına tabi olup, bu karara karşı 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde iptal davası açılmalıdır. Buna ek olarak, şirkete sonradan pay sahibi olarak dahil olabilecek kişilerin de menfaatlerinin zedelenmesi sonucunu doğuracak genel kurul kararlarının butlanı veya yokluğu söz konusu olabilecektir.
11 Bkz. MOROĞLU, Erdoğan, Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, s.71 vd. ; BAHTİYAR, Mehmet, Ortaklıklar Hukuku s.206 vd.
12 Bkz. : Yargıtay 11. HD.’nin 07.05.2019 tarihli, 2017/4590 E. 2019/3495 K. Sayılı Kararı
13 İstanbul BAM 14.HD. 26.04.2018 Tarihli 2017/929 E. 2018/445 K. Sayılı kararı
b. Davanın Esas Değeri
Genel kurul kararlarına karşı açılacak iptal davalarında, davanın esas değerinin belirlenmesi hem ödenecek harcın; hem de kanun yollarına başvurulup başvurulamayacağı hususlarının tespiti açısından önem arz eder. Davanın açılması noktasında caydırıcı bir unsur olabilecek olan harç, ancak dava esas değerine göre belirlenebilecektir. Davacı pay sahibi tarafından dava açılırken ödenecek harcın düşük olarak istenmesi durumunda, pay sahiplerine maddi anlamda zorlayıcı olmayan bir dava açma hakkı verilmiş olacaktır. Ne var ki bu durum, kötü niyetli olarak birçok genel kurul kararının iptalinin istenmesi suretiyle şirketlere zarar verebilecektir. Bu noktada şirketin menfaatleri ve pay sahibinin hak arama özgürlüğü arasında bir denge kurulması lazım gelir. Rüçhan hakkının genel kurul kararıyla sınırlandırılmasına karşı açılacak iptal davasında da harcın maktu mu yoksa nisbi olarak mı belirleneceği hususu önem arz eder. Uygulamada, genel kurul kararlarına ilişkin açılan iptal davalarında esas alınacak dava değerinin tespitinin mümkün olmadığı varsayımından hareketle, davacıdan maktu harç alınmakta ve vekile maktu vekalet ücreti takdir
edilmektedir.14 Bu durum, şirket menfaatleri ile pay sahibinin hakkı açısından bir orantısızlık
yaratmaktadır. Keza, maktu harca tabi olarak açılabilecek bir iptal davasında ilgili genel kurul kararının ihtiyati tedbir alınması suretiyle uygulanmasının geri bırakılması bile mümkünken; bu davanın maktu harca tabi olarak açılmasına olanak verilmesi taraflara karşı tutum açısından aşırı bir dengesizlik haline sebebiyet vermektedir.
14 Bu konuda Almanya ve İsviçre hukuk sistemlerindeki yaklaşımlar için bkz. : MOROĞLU, Erdoğan, Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, s.327 vd.
SONUÇ
Rüçhan hakkı, pay sahibinin mali ve yönetsel haklarının devamının sağlanması amacıyla tanınmış çok önemli bir haktır. Kanun koyucu, TTK m.461 hükmü ile bu hakkın sınırlanmasına olanak tanımıştır. Sınırlama için bir şart niteliğinde olan haklı sebep kavramı, örnek verilmek suretiyle somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Her ne kadar bu hüküm, pay sahibinin rüçhan hakkının korunmasına kanun koyucu tarafından özen gösterilmiş gibi gözükse de TTK m.478 ve m.503’de hükmolunan; esas sözleşmeyeye hüküm konularak rüçhan hakkında imtiyazlı paylar ve rüçhan hakkı olan intifa senetleri yaratılması olanakları TTK m.461 hükmünün işlevselliğini tartışmalı hale getirmektedir.
TTK m.461 ile kendisine kanunen tanınan rüçhan hakkı, sermaye artırımından sonra haklı sebep gösterilerek sınırlanan pay sahibi; rüçhan hakkının sadece ilgili sermaye artırımına dayalı olarak bir kereye mahsus olarak sınırlanmasından bahisle 3 aylık hak düşürücü sürede iptal davası açmalıdır. Bu davanın açılmasının kötüye kullanılmasının önlenmesi için maktu harç uygulaması bir kenara bırakılıp; şirket ile pay sahibinin menfaatleri arasında bir denge kurulmalıdır. Böylelikle pay sahibi, açacağı davada riskleri tam olarak hesap etmek zorunda kalmak suretiyle ekonomik menfaatini tartmaya sevk edilebilecek ve mahkemelerin iş yükünü artıracak ve usul ekonomisi ilkesi ile ters düşecek şekilde gereksiz yere dava ikame edilmeyecektir.
KAYNAKÇA
- BAHTİYAR, Mehmet, Ortaklıklar Hukuku, Güncellenmiş 12.Baskı, Beta Yayıncılık,
İstanbul 2017
- GÖRMEZ, Onur, Rüçhan Hakkının Kısıtlanması, 1.Baskı, Beta Yayıncılık, İstanbul 2017
- MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı, Güncelleştirilmiş 4.Baskı, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2018
- MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Güncellenmiş 9.Baskı, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2020
- YILDIZ, Şükrü, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda Rüçhan Hakkı Konusunda Getirilen Değişiklikler, Marmara Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 18, Sayı 2, İstanbul
2012
- YILDIZ, Şükrü, Anonim Ortaklıkta Yeni Pay Alma Hakkı, Beta Yayıncılık, İstanbul 1996
- LEXPERA
- KAZANCI İÇTİHAT BİLGİ BANKASI
- SİNERJİ İÇTİHAT PROGRAMI


